Varoluştan bu yana bir yerlere ulaşmak istemiş insan.
Bunun için de yollara ihtiyaç duymuş.
Hedefine ulaştıran yollara..
Kimisi kestirme, kimi dolambaçlı, zorlu, sarp yollar açmış.
Kimi zamansa açtığı yollar menziline ulaştıramamış insanı…
Coğrafya üzerinde yollar açamadığında ise; akıllarda, kalplerde, gönüllerde açmış yolunu…
Kalkıp gidemediği yerlere, hayallerinde dalıp gitmiş.
Bir Afgan atasözü, ‘’Ayaklar, kalbin gittiği yere gider.’’ Diyerek açıklamaya çalışmış insanın yolculuğunu.
Yollar çoğu zaman kesişse de veya aynı yönde ilerliyormuş gibi görünse de, herkesin yolu diğerlerinden ayrı olmuş.
Yaşadığı sürece yolu da yolculuğu da bitmemiş insanın..
Peki ama neden?
Çünkü hayat varılacak yer değil, yolculuktur.
Yani hayatın kendisidir yolculuk…
Biri biterken, öbürünü başlatan bir yolculuklar bütünüdür.
Bu gerçeği yollarda öğrenmiş insan.
Yürüdükçe, hayatın kendi özüne doğru giden bir yol olduğunu anlamış.
Bazen yoldaşlar edinmiş insan, yollarda yalnız yürümemek için.
Anlamış ki, iyi bir yoldaşla beş dakikada yürüdüğü yol, tek başına aşamayacağı mesafelerdeymiş.
Bir insanı doğru tanımanın yolunun, onunla yol arkadaşlığı etmekten geçtiğinin farkına varmış.
Tecrübesi arttıkça en kısa yolun bildiği yol olduğunu anlamış…
Yola düşmekte zorlandığında öğrenmiş ilk adımı atmadan hiçbir yolculuğun başlamayacağını.
Yola çıktığında görmüş gideceği yolun başlangıcı.
Yolların sarp ve zorlu olduğunu gördükçe farkına varmış hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilemeyeceğinin.
Yolunun doğruluğundan emin oldukça artmış kararlılığı…
Bu duygular altında söylemiş Pir Sultan Abdal ‘’Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan’’ sözünü…
Tarihin altın sayfalarının doğru yolda yürüyen insanların hikayelerini yazdığını gördükçe, nereye gittiğini gerçekten bilen insana dünyanın kenara çekilerek yol verdiği anlamış.
Bazense yoldaşlarıyla ayrılması gerekmiş yolun bir yerinde.
O zamanlarda demiş ki: Ben seni hak ettiğin yerde bıraktım. Yarı yolda değil.
Bu sözle teselli etmiş kendini, kalan yolu gönül rahatlığı içinde yürüyebilmek için…
Çoğu zaman Aşk yolunun mutlaka tek başına yürünmesi gerektiğini anlayamamış…
Muhammed İkbal’in ‘’Aşk kılavuz istemez, tek başına yol alır.’’ sözü ışık olmuş aşıklara…
Kendini ve umudunu kaybettikçe yine yollarda aramış çözümünü.
‘’Elime kendi fotoğrafımı alıp, yoldan geçenlere bunu gördünüz mü diye sormak istiyorum. Umutla yolculuk etmek, gidilecek yere varmaktan çok daha güzeldir.’’ Diyerek anlatmış duygusunu…
Coğrafyanın kendi kaderini belirlediğini fark eden insan, seyahat etmenin kaderi değiştiren en doğru araç olduğunu anlamış.
Böylece yeniden başlamış hiç bitmeyen yolculuğuna…
Yol aldıkça farkına varmış artık eskisi gibi olmadığının, değiştiğinin…
Sadece elverişli zaman ve koşullarda yol alırsa hedefine asla varamayacağını da anlamış insan.
Bitmez yolların ortasında, en güzel kavuşmalarla ve sarılışlarla mola verildiğini gördükçe, yola devam etmek için kararlılığı artmış insanın.
Yol sormanın, kaybolmaktan daha doğru olduğunu da yolculukta fark etmiş insan…
Ayrı yollarda yürüdüğü insanlarla yolları kesişmiş kimi zaman…
O zamanlarda fark etmiş doğru tek olsa da; doğruya çok farklı yollardan gidilebildiğini.
Yol bulmakta zorlandığında ve kendini yola devam etmek için mecbur hissettiğinde Hannibal’in ‘’Ya bir yol bulacağız, ya da bir yol açacağız.’’ sözüyle devam etmiş yoluna…
Cehenneme giden yolun; iyi niyet taşlarıyla döşendiğini de yollarda öğrenmiş insan.
Onu doğru yoldan saptırmaya çalışanların kendi yoldaşları arasından çıktığını gördükçe anlamış yanılgılarını…
Bazen yanlış yolda yürüdüğünü anlasa da, heveslerinin büyüsüne kapılmış…
O zamanlarda demiş ki: ‘’Yanlış yoldayım biliyorum; ama yol, nasıl güzel, nasıl güzel.’’
İnsan, dünyanın çok büyük bir kitap olduğunu ve seyahat etmeyenlerin, onun sadece bir sayfasını okuduğunu da yollarda keşfetmiş.
Teknolojik gelişmeler en ulaşılmaz yerlere ulaştırmış insanı…
Yollar açmış karadan, havadan, denizden…
Demir ağlar örmüş coğrafyanın en ulaşılmaz sanılan yerlerine…
Uzay boşluğunu kendine yol etmiş…
Yine de en rahatlatıcı yolun gönül bağıyla kurulabildiğini de yol aldıkça öğrenmiş insan…
Büyük ozan Neşet Ertaş, ‘’Kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez.’’ Diyerek ifade etmiş bu durumu…
Gönülden gönüle yol kurabildiğiniz dostlarınızın olması ve artması dileğiyle…
Sağlıkla ve sevgiyle kalın.
Derbo SAĞIR