İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, Türkiye’de demokrasinin geleceği açısından kritik bir dönüm noktası oldu.
Ülkede siyasi tansiyon zaten uzun süredir yüksekti, ancak bu olay adeta bir kırılma anı yarattı. İmamoğlu’nun sadece CHP’nin belediye başkanı değil, geniş bir muhalefet bloğunun da lider figürü hâline gelmesi, bu tutuklamanın sıradan bir yargı sürecinden çok daha fazla anlam taşıdığını gösteriyor.
İmamoğlu’nun tutuklanması, muhalif halkın görüşü olan hukukun siyasallaştığı iddialarını güçlendirdi. Seçim sürecinde bir muhalefet liderinin tutuklanması, demokratik rejimlerde ender rastlanan bir durum. Bu olay, yalnızca CHP seçmenini değil, Türkiye’de adalet arayışında olan geniş bir kitleyi de etkiliyor. İktidar, bunun sadece hukuki bir süreç olduğunu savunsa da sokak tepkisi bunun pek de böyle görülmediğini gösteriyor.
Son yıllarda Türkiye’de muhalefetin en büyük sorunu, halkı harekete geçirecek güçlü bir lider eksikliğiydi. İmamoğlu’nun tutuklanması, bu görüşün tersine muhalefeti daha da kenetledi. İnsanlar meydanlara çıktı, üniversitelerde ve sokaklarda seslerini yükseltti.
Gerek CHP’nin hazırladığı ve sonucu doğru bir anket olarak değerlendirilen Cumhurbaşkanı seçimine katılım oranlarının bu kadar yüksek olması, gerekse sokaktaki eylemler Türkiye’de siyasetin artık çok daha canlı bir hâl aldığını gösteriyor.
Ancak protestoların bu kadar hızlı yükselmesi, güvenlik güçlerinin sert müdahaleleriyle karşılaştı. Yüzlerce kişi gözaltına alındı, bazı gazeteciler tutuklandı. Bu durum, sadece siyasi hakların değil, basın özgürlüğünün de baskı altında olduğunu düşündürüyor.
Bilhassa CHP ve muhalif gruplar , İmamoğlu’nun tutuklanmasını, mitinglerini , mitinglerde yaşanan olanları görmezden gelen TV kanalları ile bunlara reklam veren şirket veya işyerlerine karşı ekonomik boykot çağrıları yaptı. Özellikle hükümete yakın bazı büyük şirketlerin ürünleri protesto edilmek isteniyor. Ancak Türkiye’nin ekonomik durumu göz önüne alındığında, böyle bir boykotun ne kadar etkili olabileceği tartışmalı. Bunun yerine sandıkta bir karşılık bulma ihtimali daha güçlü görünüyor.
Bu tutuklamanın Türkiye siyasetine büyük etkileri olacak. Önümüzdeki seçim süreci daha sert geçecek ve muhalefet yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalacak. Eğer İmamoğlu’nun tutukluluğu devam ederse, CHP’nin parti içi dinamiklerini de etkileyebilecek B planın olduğunu düşünüyorum. Dünyanın en büyük şehirlerinden olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini Ekrem İmamoğlu nun üç kez kazanması onun halk nezdindeki desteğini ve siyasetteki etkisini açıkça gösteriyor. CHP içinde Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesi muhalefetin de bu konuya sahip çıkması, siyasetteki dördüncü başarısı olarak değerlendirilebilir. Bu birleşme iktidarı oldukça tedirgin ediyor.
Avrupa ve ABD’nin vereceği mesajlar, hükümetin uluslararası ilişkilerde karşılaşacağı baskıyı artırabilir. Ancak geçmiş deneyimler gösteriyor ki; İktidar dışarıdan gelecek tüm baskılara, özellikle içerideki seçmenine zayıf görünmemek için sert duruş sergileyecek ve kendi tabanını konsilide eden milli duruş sergileyecektir..
Türkiye’de ekonomik krizler geçmişte de yaşandı. Ama bu günkü tablo farklı bir gerçekliliği ortaya koyuyor. Ekonomistlerin görüşleri ve halkla yapılan röportajlardan anlaşılıyor ki, Cumhuriyet tarihinin en büyük yoksullaşma süreci içindeyiz. Bu süreçten en çok emekliler ve çalışan kesim etkilenmiş durumda. Halkın hissettiği enflasyonun, resmi olarak açıklanan rakamdan çok daha fazla olduğunu çarşı-pazar fiyatları ortaya koyuyor.Temel gıda, kira, enerji ulaşım gibi masraflar artarken, maaşlar aynı oranda yükselmemesi durumu geçici olmaktan çıkıp yapısal bir yoksullaşma sürecine dönüştürüyor. Bunlar Türkiye’de siyasetin geleceğini şekillendiren, seçime kadar gidecek en önemli gelişmelerdir. CHP nin ve Muhalif diğer partilerin alacakları kararlar, bu süreci nasıl yönetecekleri ve halkın tepkisinin ne kadar sürdürülebilir olacağı, seçimde belirleyici olacak.
Türkiye, bir demokrasi sınavından geçiyor ve bu sınavın sonucu, yalnızca siyaseti değil, ülkenin tüm geleceğini etkileyeceği aşikardır.