Bir Rumelili olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hemşerisi olmaktan her daim gurur duydum. Doğduğum topraklar olan Balkanlar hep beni çekmiştir. Bu nedenle ne zaman fırsat bulsam, zaman ayırabilsem aklıma düşen ilk duygu oralara gidip, havasını suyunu teneffüs etmektir.
Bu defa arkadaşlarla aniden karar verdik ve özel aracımızla Atatürk’ün doğduğu kenti ve evini gidip görelim dedik. Avrupa Birliği ülkesi olan, yeni Sosyalist lider Alexis Chipras’ın ülkesi dostumuz, komşumuz Yunanistan’a İpsala sınır kapısından kolayca giriş yaptık. Öncelikli durağımız Dedeağaç oldu. Kısa molamızda Türklerin yoğun olduğu mahalledeki bir kahveye uğrayıp çay kahve muhabbetiyle soydaşlarımızla hasret giderdik. Çok mutlu oldular. Türkiye’den gelenlerin çoğalmasının dostluk ve ekonomik ilişkilerin artışına neden olduğundan dolayı gelecekten umutlu olduklarını ifade ettiler. Oradan Kavala’ya doğru yola çıktık. Yolda Bandırma Kapıdağ’ından mübadelede göç etmiş Rum komşularımızın aynı isimle kurduğu Perama- Peramos tabelasını görünce farklı duygular içinde hissettik kendimizi. Temiz ve düzenli yapılaşmasına hayran olduk ki; yapılaşma en çok bir veya iki katlı evlerdi. Bizim Karşıyaka’ya selam olsun dedik..
Osmanlı’ya kafa tutan ünlü Komutan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın memleketi Kavala’dayız. Soydaşlarımızın yaşadığı sahil kenti tertemiz, görsel güzellikleri ile İzmir Karşıyaka’yı andırıyordu. Aracımız ile gezdik dolaştık, yakıtın bize göre çok ucuz olması ilgi çekiciydi. Konakladığımız butik yerlerde yemek yedik, kahvelerimizi yudumladık ve kentin yüksek yerinden kuşbakışı olarak hayranlıkla şehrin güzelliğini seyrettikten sonra yolumuza devam ettik. Selanik’e ulaştığımızda gördüm ki; tamamen bir İzmir daha karşımda; ancak bakımlı temiz, pırıl pırıl caddeleriyle intizamlıydı ve bir şey dikkatimi çekti! Bizde ki gibi AVM çılgınlığını göremedim. Tabiatıyla yabancıyız. Atatürk’ün evine nereden gideceğiz adres sormak lazım. Aracımızı kaldırıma yanaştırdık. Birazdan yanımızdan geçen ve Yunanlı sandığımız kişiye seslendik ama Türkçe..! İnanmazsınız cevapta Türkçe oldu. Şansımıza oda soydaşımızmış.”Hoşgeldiniz! Buyrun yardımcı olayım” dedi ve farklı aksanla da olsa Türkçe olarak bize yolu tarif etti.
Antik dünyadan kalan eserler yanında savaş esnasında yıkıma uğrayan Selanik’teki Osmanlı mirasından ayakta kalabilenlerin hepsine özenle bakılmış restore edilmiş ve ziyaretçilere göre hazırlanmış olarak, tarihi değerlerimizin bakımlı hali beni çok sevindirdi. Her ne kadar Camiilerimizin bazılarını kilise yapmış olsalar da, sorun değil, bizde burada tersini yapıyoruz, bunlara takılmayalım. Dikkatimi ne çekti biliyor musunuz? Bizleri sıradan müşteri ya da ülkelerine gelen herhangi bir turist olarak görmüyorlar, bir misafir olarak ağırlamak ve muhabbet etmekten mutlu oluyorlar. Yukarıdaki siyasilerin dayatmaları gerginliklerinin kendileri ile alakalı olmadıklarını söylüyorlar.
O gece Selanik’te Augustos Otel’de kaldık. Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra lobiye indik. Otelin hizmet yerleri sadece müşterilere değil, dışardan gelenlere de açık olduğu için yoğun kalabalıktı. Bizde dışarıda yemek yiyelim değişiklik olsun dedik. Ünlü Kazavati Restoran’da yer ayırmak için araya aracı koyduk. Bu restoranda yemeğimizi yerken canlı müzik eşliğinde Zülfü Livaneli’nin Leylim Ley şarkısını Yunanlılar ve diğer Türklerle beraber söyledik. Evet Maşallah her yerdeyiz. Avrupa ve Balkanlarda. Dikkatimi çeken önemli bir ayrıntıyı sizlerle paylaşmalıyım. Oralarda akşamları herkes bizim gibi evlerine çekilmiyor, dışarda sohbet ediyor, yemek yesin yemesin birlikte olmanın tadını çıkarıyor. Herkes dışarıda. Restorandan saat gece 1,30’da kaktık ama herkes eğlenmeye devam ediyor. Otelimize döndük. Çünkü ertesi gün Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret edecektik.
Sabah saatlerinde kordonda dolaşıp Selanik’in simgesi Beyaz Kule’ye uğradıktan sonra Osmanlı’dan kalan Selanik Kalesine doğru yola çıktık. Selanik’in o muhteşem görüntüsünü kaleden izlemek başka bir keyif. Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret etmeye geldi sıra. Türk Mahallesi’nin içinde yer alan ahşap bina güzelce restore edilmişti. Atatürk’ün özel eşyaları Annesi Zübeyde Hanım’ın mumya heykelinin de yer aldığı odaları gezerken, heyecanlanmadım desem yalan olur. Aynı heyecanı Makedonya’nın Debar ilçesinin Kocacık köyündeki Babası Ali Rıza Efendi’nin evine gittiğimde de yaşadığımı hatırladım. İster istemez bu duyguları yaşıyorsunuz. Bir yanda Türkiye Cumhuriyeti bir yanda yitirdiğimiz Selanik kentinde korunmuş Atatürk evi. Farklı duygu gerçekten. Atatürk evi Konsolosluğumuzun hemen bitişiğinde yer alıyor. Pırıl pırıl giysileri ile görev yapan ilgililere teşekkür ediyorum. Atamızın eşyalarını tek tek ilgiyle inceledik. Doğrusu her şeyden öte, hemşerimin kalite düşkünlüğüne ve modern yaşama dair örnek yaşam tarzına, bir kez daha helal olsun dedim. Her yönden tam bir örnek çağdaş bir Önderimiz var. Bunu zaten bütün Dünya kabul ediyor.
İki günlük kısa ziyaret programımızdan çok mutlu gözlemlerle ayrıldım. Bu yerlere yine fırsat buldukça gideceğim. Yunanlı dostlarıma teşekkür ediyorum ve herkese de tavsiye ediyorum. Dostluklar uzak durdukça değil, yakınlaştıkça daha çok anlam kazanıyor.
Muharrem Şen
Şehir Gazetesi – Bandırma..
GÜNDEM
25 Kasım 2024GÜNDEM
25 Kasım 2024GENEL
25 Kasım 2024GÜNDEM
25 Kasım 2024GÜNDEM
25 Kasım 2024GÜNDEM
25 Kasım 2024GENEL
25 Kasım 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.