SEÇİLMEDEN ÖNCE SEÇİLDİKTEN SONRA

Şu siyaset denen şey, tarifi olmayan bir meslek. Eğer politikanın içinde yer alacak ve siyasi arenada kendinize bir yer bulmak istiyorsanız, öncelikle sinirlerinizi kontrol edebilen, dürüst, ahlaki zaafiyeti olmayan ve iffetli bir siyasetçi profili sergilemeniz gerekmektedir. Herhangi bir partide siyaset yapmak ve bulunduğunuz şehire hizmet etmek istiyorsanız, öncelikle yalan söylemeyi, boş vaatlerde bulunmayı ve gerçeği çarpıtmayı bırakmalısınız. Çünkü seçimlerden önce yapacağınız kampanyalarda etrafınızı sarmaşık gibi sarmış yancılarınızla birlikte çarşı pazar, ev ev dolaşarak oylarına talip olduğunuz vatandaşın ayağına gideceksiniz. Belki de normal hayatta selam bile vermekten kaçındığınız insanlardan oy isteyecek, onlara bolca vaatlerde bulunacak, “Seçilsem istediğiniz her şeyi yapacağım” diyerek umut dağıtacaksınız. Seçmeniniz, doğal olarak bu vaatlerle beklenti içine girecek. Ancak bunlar, seçilmeden önce vatandaşa yaşattıklarınız. Peki, seçildikten sonra sizi seçenlerin yaşatacağı sıkıntıları hiç düşündünüz mü? Koltuğa oturduğunuz anda sorunlar başlar. Vatandaş size inanmış, güvenmiş, oyunu vermiş ve artık size çeşitli taleplerle gelmeye başlayacaktır. Bu talepler zamanla sizi bunaltır ve işin içinden çıkılmaz bir duruma gelirsiniz. Seçimden önce kapı kapı dolaşarak oylarınıza talip olduğunuz seçmenlerden kaçmaya başlarsınız, makam odanızın kapısını özel kişilerin haricinde vatandaşa kapatırsınız. Randevu almak isteyenlere bile bakmak istemezsiniz. Evet, siyaset çözülemez bir meslek. Seçilmeden önce siz vatandaştan oy istediniz, seçildikten sonra ise vatandaş sizden verdiğiniz sözleri tutmanızı isteyecektir. Tabii ki seçim öncesi verdiğiniz vaatleri yerine getirmemek, seçmenden kaçmak, halkın güvenini kaybetmenize yol açar. Bu durumda, halk sizi yerden yere vuracak, ne hırsızlığınız ne de üçkağıtçılığınız kalacak. Ahlaki zaafiyetleriniz, özel hayatınız ve bel altı dedikodulara maruz kalacaksınız. Suçlamalar, iddialar her yönüyle sizi zor durumda bırakacaktır. Bu nedenle, siyasetle ilgilenenlere naçizane önerim, seçmenin karşısında fazla atıp tutmamalarıdır. İnsanları beklenti içine sokmamalı ve yapamayacakları sözleri asla vermemelidirler. Unutmayın, insan farklı bir yaratıktır, ağzı torba değildir ki, ne söylediğiniz unutulsun. Eğer arkanızdan olumsuz konuşmaya başlarlarsa, memleketten kaçacak yer ararsınız. Siz, “Parayı buldu, zengin oldu, her akşam alemde gönül eğlendiriyor” diye eleştirilen biri olabilirsiniz. “Söz verdi, bizim çocuğu işe alacak diye akrabalarını işe aldı, arıyoruz, yok” diye şikayetler alabilirsiniz. Birçok kişi, “Adam bizim oyumuzla seçildi, şimdi bizi tanımıyor” gibi hakaretlerle sizi suçlayabilir. Seçilmeden önce, vatandaşın beklentilerini yükseltmek kolay olabilir, ancak bu beklentileri karşılamak çok zordur. İnsanları mutlu etmek, onlara hizmet etmek zordur. Siyasetçi, hem vezir olabilir hem de rezil. Bu nedenle, siyasete girmeyi düşünenlerin, fazla atıp tutmamaları ve verdiği sözleri yerine getirmeleri büyük önem taşır. Söz verip de yerine getirememek, siyasette sizi zor durumda bırakabilir ve bu durumdan kurtulmak oldukça güçtür. Serhat Ozar