SAĞDAN SAY 80 SOLDAN SAY 90 KİŞİ

Emek mücadelesi zordur, bedel ödemek zorunda kalırsınız. Bu mücadeleye ucundan kenarından dahil olursanız yaşamınız boyunca da duyarsız kalamazsınız. Meydanlarda “Emek en yüce değerdir “ diye haykırmak kolaydır. Zor olan bu düsturu hayatınıza almaktır. Özel sebeplerden ekonomik ve sosyal statünüz değişse bile emeğe karşı bakış açınız asla değişmez. Yine meydanlarda hak aramaya, haksızlığa baş kaldırmaya devam edersiniz. Bandırma’da sayıları az olsa da böyle dostların olduğunu iyi biliyorum. Hayatımın birçok noktasında bu güzel insanlarla yollarımız kesişişti.  Bir köşe yazımda onlara “ Nöbetçi Eylemciler “ diye yazmıştım. Gerçekten de öyleler. Son olarak yine emekliler için meydanda buluştuk. Sağdan saydım 80, soldan saydım 90 kişilerdi. Aynı kişilerdi, durdukları yer bile belki aynıydı. Katılım listesinde birçok sendika, STK ve siyasi partiler vardı. Ne yazık ki bu örgütler sadece birkaç özverili insan ile meydana gelmişler. Tabanları ile güçlü bağlarının olmadığını düşünüyorum. Bandırma’da on binlerce  emeklilerin yaşadığı ekonomik sıkıntıları dile getirmek sadece 90 kişinin sorumluluğunda olmamalı. Meydanlarda yapılan bu basın açıklamalarını yeterli görmeyen, klavye başında sallayanlara da ne demeli bilmiyorum. Doğru hep aynı insanlar geliyor. Peki, emekten yana olanlar sizler meydana geldiniz de size gidin diyen mi oldu? İşin ucundan tutmaya kalktınız da size bırak mı diyen oldu? Son zamanlarda özellikle Genel Başkan değişikliğinin ardından emekliler ve emekli maaşları konusunda daha baskın bir politika izleyen CHP’nin Bandırma Teşkilatına ne demeli! Bandırma’da CHP 4 dönemden bu yana yerel iktidarı elinde bulunduruyor. Binlerce üyesi olan bir parti meydanlara 25 kişi ile çıkıyorsa başta ilçe başkanı olmak üzere parti yönetimindeki herkes şapkalarını öne koyup düşünmelidir. Kadın kolları, gençlik kolları ve yönetim kurulu üyeleri bile meydana çıksa 100 kişi olurlar. Üstelik tüm üyelere mesaj atıp meydana çağıran bir parti bu durumda olmamalıdır. Ancak parti içi hesaplaşmalar, statü ve koltuk mücadelesi, emek ve demokrasi mücadelesinin önüne geçmişse meydana 25 kişi ile çıkmak bile başarıdır diyebiliriz. Sedat Pekel’den başlayan, Dursun Mirza, Tolga Tosun ve tekrar Dursun Mirza ile devam eden belediyecilik anlayışında ilçe örgütünü de dizayn etmek olursa koskoca örgüt Ahmetçiler ya da Mehmetçiler diye ikiye, hatta üçe bile bölünür. Koltuğa oturan başkanların ilk işleri diğer başkanlara yakın olan adamları işten çıkarmak, yer değiştirme gibi mobing uygulamak olursa gerisini varın sizler düşünün. Başkan isimleri önemli değil. Çünkü bu konuda birbirlerinden bir farkları olduğunu düşünmüyorum. Ya CHP ilçe örgütüne demeli! İşleri örgütü ileri götürmek olması gereken ilçe başkanları Belediye Başkan adaylığı belirleme sürecinde Genel Merkeze gidip şu adayla çalışmak istiyoruz derse, gelen başkan da doğru olmasa bile gelir size yönetir. Herkes işini yapmalıdır. Bandırma CHP örgütünde herkes her işi yapmaya soyunursa meydana 25 kişi ile çıkarsın Başkan! Tıpkı yaptığın basın toplantılarına 2-3 gazeteci katıldığı gibi!!! Bunları yazıyorum ama bir şeyler değişir mi derseniz hiç ümidim yok derim. Belediye Başkanları yine ilçe örgütüne kendi istediği kişileri seçtirecek. İlçe örgütü o koltukta bir dönem daha oturabilme adına bu anti demokratik, katılımcılıktan uzak uygulamalara göz yumacak. Birilerinin adamı olmak istemeyenler de bu yanlış çarkın içinde yok olup gidecekler! Yazık….