“MÜCADELEDEN AYRILMADAN BİR AĞAÇ GİBİ AYAKTA ÖLMEYİ İSTİYORUM…”
O bir dönemin anılan ismiyle “Solcu Hemşiresi”...Bandırma SSK Hastanesi’ni hatırlayanların “Güler Hemşiresi’... Bandırma’da düzenlenen etkinliklerin “Güler Ablası”. Güler Akyazar... Mücadelelerle dolu yaşamını Bandırma Şehir Gazetesi’nden Cemal Atabey’e anlattı.
Bandırma’da emek ve demokrasi mücadelesinin yılmaz öncülerinden biri olan Güler Akyazar 78 yaşında olmasına rağmen bayrağı hep ön saflarda taşımaya devam ediyor.
Kendisinin çocuk yaşlarda bile haksızlıklar karşısında durduğunu söyleyen Güler Akyazar “ ilk ve orta okulu Erzurum’da okudum. O yıllar Türkiye’nin Menderesçi ve İnönücü diye ayrıştığı yıllardı. Tenefüslerde soba başına toplanıp o çocuk aklımız ile bizlerde kendimizi bir kategoriye sokardık. Ben en baştan kendimi İnönücü sınıfına sokan birisi oldum. Daha sonra Kız Meslek Lisesine gittim. Oradan Çocuk Esirgeme Kurumu Özel Okuluna geçtim. Okul boyunca da Ankara Dışkapı SSK Hastanesinde staj yaptım. Terk edilen çocukların yaşamı Dünya görüşümün oturmasına ve siyasi bilincimin artmasına neden oldu. Okul hayatımda hep önde oldum. Münazaralarda ve etkinliklerde konuşmalar yaptım. Mezun olduktan sonra kura çekilmeden Malatya’ya tayin edildim. Haksızlıklara baş kaldırım da sanırım o olayda başladı. Kura çekilmesi yönünde Sağlık Bakanlığına başvurdum. Kura çekmeye mecbur kaldılar . İlk tayinim Balıkesir’e çıktı. Balıkesir’de evlendim. Eşime evlenme teklifini ben yaptım. Çocuk Esirgeme Yuvasında 2 sene görev yaptım. Orada da burnumu herşeye sokunca kendi isteğimle Sosyal Sigortalar kurumuna geçiş yaptım. Ilk sendika ile tanışmam da burada oldu. Artık tamamen netleşen siyasi görüşlerim paralelinde olayları sorgulamaya yapılan yanlışlara ses yükseltmeye başladım. Sendikal mücadeledeki sendikacıların yanlışlarını ifade etmem sendikada da sıkıntı yarattı. O zamanlar hemşileri bazen 657 sayılı memurlar statüsüne bazen de işçi statüsüne sokuyorlardı. Çalışma saatlerindeki değişiklikler ile mücadele etmem beni sendikal konularda da öne çıkardı. Işçilere destek vermem, sendikacıları rahatsız etmeye başladı. Katıldığımız ilk sendikal seçimleri kaybettik. Bu seçimler hayatta ve emek mücadelesindeki ilk yenilgim olmuştu.
“Erzurum’a ben gitmeden, “Yeraltı Örgütçüsü Hemşire” diye namım önce gitmiş”
Artık iş saatleri dışında siyasi faaliyetlere katılmaya CHP’de aktif olarak yer almaya başladım. O yıllar siyasi ayrışmaların en yoğun yaşandığı yıllardı. Benim mücadelem birilerini rahatsız edince savunmamı istediler. Ilk savunmayı da o zaman verdim. Adım “Solcu Hemşire” diye anılmaya başlanmıştı. Eşimin tayini dolayısıyla Erzurum’a atandım. Ben gitmeden “Yeraltı Örgütçüsü Hemşire” geliyor diye adım benden önce gitmişti. Erzurum’un çok tutucu bir yapıda olması eşimin Hava Astsubayı olması nedeniyle çok dikkatli davranmaya çalıştım. Ama hak arama ve emek mücadelesinden geri adım atmadım. Atandığım Bandırma SSK Hastanesinde de dik durmaya amirler ile ters düşmeye başlayınca terfilerim verilmemeye başlandı. Bende emekli olmaya karar verdim” dedi. Emekli olduktan sonra siyasi yaşama daha aktif katılmak için CHP’ye üye olduğunu ifade eden Güler Akyazar “ İnsan bazı alışkanlıkları edinince onlardan kurtulmak kolay olmuyor. Her yanlışa karşı çıkmaya siyasi yaşamımda da devam ettim. Partide adamcılık değil particilik olsun istedim. Partimin her etkinliğinde hep ön saflarda yer aldım. Yaşlar ilerleyince tüm etkinliklerin Güler Ablası olmaya başladım.
Emek ve demokrasi mücadelesi için hep uğraş verdim
Kız Çocuklarını Koruma Derneği kurucularından biri oldum. Dernek çalışmalarına da aktif olarak katıldım. Emekçi Kadın Platformu , ADD gibi sivil toplum kuruluşlarının tüm eylemlerinde yer aldım. Akbelen’e gidip ağaçları korudum. Kocatepe’ye gidip Cumhuriyete sahip çıktım. Kaz dağlarında çevre aktivisti oldum. Silivri mahkemelerinde direnişe öncülük ettim. Emek ve demokrasi mücadelesi için hep uğraş verdim.
Sonra DİSK Emekli Sen’de yer aldım. Emekli Sen’de olmak bana çok gurur verdi. Emek mücadelesinde emekli olunamayacağını gençlere göstermek, onları bu mücadele içinde olmalarına ışık tutmam beni hayata bağlayan güç oldu. Hayatım hep mücadele içinde geçti. Bu emek ve demokrasi mücadelesi beni her zaman zinde tuttu. Mücadeleden ayrılmadan bir ağaç gibi ayakta ölmeyi istiyorum. Büyük ozan Nazım’ın dediği gibi; Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine”
Cemal Vural ATABEY