HASTA MÜŞTERİ HASTANELER DE TİCARETHANE DEĞİLDİR
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ( SES ), Hürriyet Sağlık Sendikası, Türk Sağlık Sendikası, Tabip Odası ve Aile Hekimleri Sendikası ortaklaşa düzenledikleri basın toplantısı ile Ankara’daki terör olayını ve sağlık sektöründe yaşanan bebek ölümlerini kınadılar. Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi önündeki basın açıklamasını İpek Çetinkuş, Mehmet Ali Vazvaz, Zafer Yılmaz ve Bülent Karaman okudular.
Basın açıklamasında, dün öğleden sonra 15 30 saatlerinde Ankara da Tusaş’a yapılan haince ve kalleşçe saldırı sonucunda şehit olanlarımıza rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyoruz ve bu saldırıyı yapanları , yaptıranları lanetliyoruz denildi.
İşte tam da burada lanetlememiz bitmiyor denilen basın açıklamasında “ Bir lanette adını yenidoğan yoğun bakım cinayet şebekesi koyduğumuz özel hastanelerin bebek yoğun bakımlarındaki ölümlerin sebebi olan, buradan rant elde etmek için insafsızca, vicdansızca, gözlerini para bürümüş insanlıktan nasibini almamış mahlukları, bunlara destek olan ,göz yuman, kol kanat geren diğer mahlukları da lanetliyoruz. İnsanoğlunun doğumundan ,hayatta son nefesini verene kadar geçen zaman diliminde yaşama hakkını koruyan, aynı zamanda gözeten, ruhunda insan sevgisini ve merhametini barındıran, kutsal tababet mesleğinin icrası ve ifası esnasında tıbbi deontolojiye,etik ve kültürel değerlere sahip , anayasal hak ve sorumluluklara, insan haklarına, adalete ve hukukun üstünlüğü ilkesine inanan sağlık emekçileri olarak;
Sağlıkta dönüşüm ölüm demektir diye yıllardır söylüyoruz. Yaşanan olay sağlıkta dönüşümün bir sonucudur diyoruz. Aynı zamanda sağlıkta dönüşüm ile piyasalaşan sağlık sisteminin de çürüdüğünün göstergesidir diyoruz. Burada sadece sistemin çürümediğini insanın da ne denli çürüdüğünü gördük. Paranın girdiği her şey bozulur ama sağlık daha fazla bozulur. Annenize, eşinize ya da kardeşinize kanser teşhisi konulmuş. tetkiklerin ve müdahalenin hızlı yapılması hayati önem taşıyor. devlet hastaneleri bu gibi hızlı müdahale gerektiren hastalıklar konusunda, sağlığı özelleştirerek paralı hale getiren politikalarla ihtiyaca hızlı yanıt verecek durumdan çıkarıldığı için, insanlar bir yolunu bulup özel hastaneye gitmeye koşullandırılıyor. çürümenin ilk ayağı buradan başlıyor. Özel hastanelere gidemeyen, buna imkanı olmayanlar ise devlet hastanesinde çalışan bir yakınını arayarak işlemlerini hızlandırmak için yardım istiyor. Bu da çürümenin ikinci ayağını oluşturuyor
2022 sağlık istatistik yıllığına göre yenidoğan yoğun bakım yatak sayısında özel hastaneler birinci. toplam yoğun bakım yatak sayısının 1/3’ünden fazlası özel hastanelerin elinde. Yani vatandaşlar, iktidar tarafından 22 yıldır uygulanan özelleştirme politikalarıyla aslında yenidoğan çetesinin kucağına itiliyor. Bu da çürümenin 3.ayagını oluşturur. Biz sağlık meslek mensubu sendikalar olarak bugün burada yaşadığımız bu kentte ve ülkede hem sağlık hizmeti alan hem de sağlık hizmeti veren tarafta olduğumuzu hatırlatarak en az sizler kadar bu gözünü para bürümüş canilerin ,kendilerine sağlıkçı diyenlerin meslektaşı olmaktan utandığımızı ,lanetlediğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Sizlere; beraber yaşadığımız , aynı havayı soluduğumuz, aynı suyu içtiğimiz yurttaşlarımıza sağlık emekçilerine güvendiniz, güvenmeye devam edin diyoruz. bizce insanı ticari meta gibi gören bu sağlık sisteminin boşluğundan nemalanan şeref yoksunu insanımsı varlıkların en ağır cezayı almalarını sizler kadar istiyoruz. Hükümetin sağlık politikasından kaynaklanan sorunlar nedeniyle, hastanelerde hasta yakınlarıyla sağlık çalışanlarını karşı karşıya geldiği ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin ölümlere yol açtığı bir ortamda, yenidoğan çetesinin kurduğu tezgaha olan öfkenin sağlık emekçilerine yönelmesi çıkarılabilecek en yanlış sonuç olur. Bunların önüne geçirmesinin yolu taleplerinizin yerine getirilmesi ile mümkün olur. Biz diyoruz ki: hasta müşteri değildir, hastaneler de ticarethane değildir.” Denildi.