Bandırma Demokrasi Platformu bileşenleri yaptıkları yürüyüş ve basın açıklaması ile Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını protesto ettiler. Cumartesi günü Öğretmen evinde toplanan kalabalıklar Kurtuluş Caddesi ve Atatürk Caddesini kullanarak Cumhuriyet Meydanına ulaştı.
Basın açıklamasını okuyan Demokrasi Platformu Sekreteri Erdal Erdoğan ” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıllık diplomasının iptal kararının ardından aralarında Ekrem İmamoğlu’nun da olduğu, Belediye Başkanları, Belediye Meclis üyeleri ve çalışanları, gazeteciler, sanatçılar ve çok sayıda yurttaşımızın çeşitli gerekçelerle gözaltına alınması, siyasi iktidarın genişleyerek artan baskılarının son halkasıdır. Bu baskılar, ezilen ve sömürülen sınıfların yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirmek, sömürüyü sınırlamak için yürüttükleri mücadele ve örgütlenme girişimlerini ezmek, toplumsal muhalefeti, siyasi partileri kendi hedefleri doğrultusunda dizayn etmek ve tek adam düzenini sürdürebilmek için yıllardır çeşitli biçimlerde uygulanıyor. Ekrem İmamoğlu’na yapılan bu operasyonu, Ana
muhalefet partisinin Cumhurbaşkanı adayının belirleneceği önseçim sürecine denk getirilmesini de yargı ve hukuk çerçevesinde açıklamak mümkün değildir.
Tek adam yönetimi, kendi iktidarını zorlayıcı etkenler biriktikçe, sömürülen ve ezilen halk kesimlerinin taleplerine ilişkin tavizler vermek yerine, faşist bir rejim inşa etmek için daha çok hukuksuzluğa daha çok adaletsizliğe başvuruyor. Gelirde ve vergide adaletsizlik hızla büyürken, bir avuç ayrıcalıklı kesim dışında herkesin çalışma ve yaşam koşulları kötüye giderken ülkeyi yönetenler halk desteğini kaybetmekte, halk desteği olmadan iktidarda kalabilmek için de “en akıl dışı, en hukuk dışı, en adaletsiz olanı yapma konusunda kendi sınırlarını aşmakla meşguller. Tek bir kişinin iktidarı ve bir avuç ayrıcalıklı kesimin zenginleşmesi için her türlü hakkımız ortadan kaldırılmaktadır.
Halk desteğini yitirerek ikinci parti konumuna düşmüş bir parti, siyasi rakiplerine yönelik hukuk dışı bir operasyon süreci işletmektedir. Sadece siyasi rakipler değil gazeteciler, sendikacılar, sanatçılar hedef alınarak tüm ülke susturulmak istenmektedir. Türkiye’de serbest seçimler dönemine son vererek, tek bir kişinin onaylanmasına dayalı göstermelik bir seçim için düğmeye basılmıştır. Anayasal düzene fiilen son verilmesi anlamına gelen bu gelişmeler 85 milyonun hakkını, hukukunu, işini, aşını, ekmeğini, geleceğini tehdit etmektedir. Amaç bellidir. Türkiye’yi asgari ücretliler ülkesi; çalışmak zorunda olan emekliler ülkesi; şiddet mağduru kadınlar ülkesi; hapisteki gazeteciler, sendikacılar, sanatçılar ve siyasetçiler ülkesi; okula aç giden çocuklar ülkesi; patronundan yüksek oranda vergi veren işçiler ülkesi haline
getirenler, hepimizin bu tablo karşısında susmamızı, emeğimize, yaşamımıza, ülkemize ve geleceğimize sahip çıkmamamızı, verilenle yetinmemizi, sandığa giderek tek bir kişiye oy vermemizi istemektedir.
Her zaman söylediğimiz gibi; demokrasi işçilerin, ezilen halkların ekmeğidir. Sandıkta yenildiği siyasi rakiplerini yargı ve idaredeki hukuksuz uygulamalar ile bertaraf etmeye çalışan bir anlayış, başta işçi sınıfı olmak üzere 85 milyonun her türlü hakkına, hukukuna büyük bir tehdit
haline gelmiştir. İşçiler, emekçiler bu durumun farkındadır. Hep beraber omuz omuza vererek bu tehdidi savuşturup adaleti, demokrasiyi ve ülkemizi savunmak hepimizin görevidir. Tek adam iktidarını yenmek, faşizme geçit vermemek, demokratik hak ve özgürlükleri
kazanmak, çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek ve halkın gerçek egemenliğini inşa etmek için birlik, mücadele ve dayanışmayı güçlendirmeliyiz.” Dedi.