BANDIRMA’DAN AKBELEN’E DESTEK

Kentimizde bir çok sendika, dernek ve siyasi parti ile bir araya gelerek kurulan Bandırma Demokrasi Platformu,  kentimizdeki ve ülkemizdeki emek ve demokrasi mücadelelerini ortaklaştırmaya, bir arada daha güçlü gündem oluşturmaya, eşitlik, özgürlük, adalet arayışında kararlılıkla yürümeye devam ediyor. Bandırma Demokrasi Platformu Akbelen'de yaşanan ağaç katliamını kınama adına Cumhuriyet meydanında basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında " Muğla Milas’a bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda İçtaş ve Limak Şirketlerinin ağaç katliamına karşı köylülerin, bölge halkının ve desteğe gelen yurttaşların direnişi devam ediyor. Bölge halkının tüm itirazlarına karşın, devlet tarafından kurulan Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrali ile Linyit Maden İşletmesi 2014 yılında özelleştirilip İçtaş ve Limak şirketlerine satıldı. İçtaş ve Limak şirketleri bu işletmeleri daha sonra ortaklık olarak kurdukları YK Enerji şirketine devretti. İçtaş ve Limak ortaklığı olarak kurulan YK Enerji Şirketi Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerine yakıt sağlayan linyit madeni sahasını genişletmek için 2019 yılında Akbelen Ormanı’nın ağaçlarını katletmek için girişimlerde bulunduğunda, İkizköy halkı bu katliama izin vermeyeceklerini açıklayarak, Akbelen Ormanı’nda adalet nöbetine başladılar. 2019 yılından bu yana YK Enerji Ortaklığı’nın Akbelen Ormanı’nı yok edecek olan ağaç katliamına karşı köylülerin ve ekoloji örgütlerinin mücadelesi kar kış sıcak demeden devam ediyor. Anayasa’nın 169. maddesinde açıkça ‘Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilmez.’ şeklinde belirtilmesine rağmen, hukuk yok sayılarak, Akbelen Ormanı’nda ağaç kesimine başlayan şirketin faaliyetlerini durdurmak için hareket eden köylülerin ve ekoloji aktivistlerinin önüne jandarma ve polis gücü barikat kurmuş ve buna direnen onlarca kişi gözaltına alınmış, gaz bombaları ve tazyikli su sıkan TOMA araçlarıyla müdahale edilmişti. Anayasa’yı ve hukuku koruması gereken kolluk kuvvetleri 24 temmuzdan beri şirket çıkarlarını korumak için halka karşı adeta savaş yürütmektedir. Kolluk kuvvetlerinin abluka ve saldırılarına karşı direniş ve dayanışma giderek büyümektedir. Bizler, Bandırma Demokrasi Platformu bileşenleri, bu hukuktan ve adaletten yoksun duruma kayıtsız kalmayarak, kendi yaşam alanlarını şirketlere karşı savunan Akbelen direnişçilerinin uğradıkları zulmü protesto ediyoruz. Türkiye Ormancılar Derneği’nin verilerine göre  bir hafta içerisinde 65bin ağaç şirket tarafından kesildi. Bu doğa katliamını meşrulaştırmaya çalışan şirket ve kamu yetkilileri ormanda kesim yapılan bölgeye 120bin yeni ağaç dikilerek rehabilitasyon yapılacağını iddia ediyor. Bu kocaman bir yalandır. Çünkü; kömürün ormana doğaya zarar vermeden de çıkarılma yöntemleri vardır ancak bunlar çok daha pahalı ve maliyeti yüksek yöntemlerdir. Akbelen de uyguladıkları yöntem açık ocak işletmeciliğidir, bu yöntemle kömür çıkarmak hem daha kolaydır hem de çok daha karlıdır. Akbelen ormanını yok ettikten sonra yüzeydeki tarım toprağını sıyırıp, yerin derinliklerine doğru 200 metreye inerek devasa çukurlar açacaklar ve Akbelen de son rezerv olan kömürü çıkarıp devasa çukurları öylece bırakıp gidecekler. Şimdi buradan soruyorum 120 bin yeni ağaç dikeceğini söyleyen görevlilere  bu ağaçları terkedilen 200 metre derinliğindeki çukurlara mı dikeceksiniz?Ne yazık ki Akbelende; Anayasaya aykırı olarak devlet gücünü arkasına almış, güç zehirlenmesi yaşayan, şımarık iki holdingin yaptığı ağaç katliamına ve hukuksuzluğa tanıklık ediyoruz. Ülkemizde şirketlerin faaliyetlerine devam etmesi ve karlarına kar katmaları uğruna uygulanan doğa katliamı ne yazık ki Akbelen ile sınırlı değil. Bugün yine; Cudi’de günlerdir süren orman yangınına müdahale edilmemekte ve bölgede ormansızlaştırma politikası yürütülerek, ağacı, bitki örtüsü, yaban hayvanları bir bütün olarak yok edilmektedir. Hatay Dikmece’de ise şirketlerin madencilik faaliyetleri için zeytinlikler yok edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Akbelen’in, Cudi’nin, Dikmece’nin sesi soluğu olmak zorundayız. Nasıl ki; Kaz Dağları’ndan Kanadalı şirket Alamos Gold’u onbinler olup kovmayı başardıysak, şimdi tekrar onbinler olup, Akbelen’i kurtarmayı başarabiliriz Bizler; doğa katliamının, ekolojik talanın baş nedeninin şirketlerin sermaye birikimi üzerine kurulu olan kapitalist sistemin tam kendisi olduğunun bilincindeyiz. Sermayenin ve onun iktidarlarının doğamızı ve emeğimizi sömürerek kurdukları bu düzen değişmedikçe sorunun ortadan kalkmayacağı da ortadadır. Bizler doğaya baktığımızda ağacı, kuşu, sincabı, çiçeği, dereyi görüyoruz. Ancak sermayedarlar doğaya bakınca alınıp-satılacak madenleri, fabrikalarına sağlayacakları enerjiyi, kasalarını parayla dolduracakları yöntemleri görürler. Evet işte, Akbelen’deki mücadele tam da bu iki zıt bakışın mücadelesidir." Denildi.